16 Kasım 2018 Cuma

Türkiye Sinemasında ''Kadın'' Olmak. Oyuncular, Yönetmenler, Eleştirmenler...

Türkiye Sinemasında ''Kadın'' Olmak. Oyuncular, Yönetmenler, Eleştirmenler...




Türkiye sinemasında kadınların bir sinema filminde gerçek manada konu olarak ele alınmasıyla bilinen ilk Türk filmlerinden Muhsin Ertuğrul rejisörlüğünde 1923 yılında çekilmiş olan İstanbul’da Bir Facia-i Aşk (Şişli Güzeli Mediha Hanımın Facia-i Katli)  filminin adından da anlaşıldığı ‘‘Şişli Güzeli” tasviri, kötü bir kadınnın (fahişe) öldürülmesine/katledilmesine uygun bir mizaç yaratmaktadır dönemin toplumu açısından. Çünkü adı duyulmuş, üstelik Şişli Güzeli diye bir lakap bile takılmış kadına. Diğer taraftan ise kadının toplumda saygın olması için kadın karakterinin erkekleşmiş halini de hatırlatmamız gerekiyor. Şoför Nebahat ve Fosforlu Cevriye filmlerinde kadının erkekleşmesi, yani toplumda yer bulması için erkek gibi davranan kadının elle tutulur özellikte olması, yine toplumun getirdiği bakış açısından şekillenmişti. Çoğunluğu erkek olan seyirci kitlesi, güzel kadın oyuncuların erkeksi tavırlarından hoşlanıyordu. 


Film yapımcıları da bu durumun farkında olup aynı tarz filmlerin çekilmesine ön ayak oldular.Yeşilçam sinemasında kadınlara, kadın sorunlarına yer veren, en önemlisi sinema filminde baş kahramanı kadın olarak gösteren Ömer Lütfi Akad olmuştur. Gelin, Diyet, Düğün üçlemesi ardından ortaya çıkan kadın kahramanı, olaylara biraz da olsa kadın gözünden bakabilme imkanı sağlamıştı izleyicilere. Ama kamera yine erkekti. Üçlemedeki özellikle Gelin filmi, kadını tiplemeden kurtarmış, ‘insan’ konumuna ulaştırmıştı. Hatta kadının sınıf bilincine vardığını bile anlatmaktaydı. Kadına bakışın, kadının değişmesinin emek/sınıf yansıması olarak Gelin filminin önemi büyüktür. İnsanın yabancılaşması, manevi değerlerden uzaklaşarak sistemin kölesi haline gelmesiyle yaratılan yeni dönemin alanı daha da genişleyen erkeğe karşı mücadele veren bir kadının gözünden aktarılmaya çalışılmıştı. Lütfi Akad’ın Türkiye sinemasında kadına/kadın sorunlarına yapıcı yönelişi Yeşilçam’ın gelişmesi için de milat sayılırdı.

Cumhuriyet’le birlikte Müslüman Türk kadınları da filmlerde oynamaya başlarlar. Türk kadın oyuncuların yer aldığı ilk Türk filmi Muhsin Ertuğrul’un yönettiği “Ateşten Gömlek” (1923) filmidir. Bu filmdeki kadın oyuncular Bedia Muvahhit ve Neyyire Neyir’dir. Sinema açısından Cumhuriyet’in kazandırdıkları arasında ilk sıralarda yer almaktadır.Tiyatronun ve sinemamızın efsane ismi Cahide Sonku, öncesinde bir tiyatro yıldızıdır. Bir yıldız olarak geldiği sinemada ilk filminden itibaren daha da büyür, ününe ün katar. Sinemanın yarattığı bir yıldız olmamakla birlikte, sinemada da yıldız olarak sürdürür ününü.

Türk Sineması’nın ilk ve gerçek yıldızı Sezer Sezin’dir kuşkusuz. Sezer Sezin, çok küçük yaşlarda, annesinden habersiz evden kaçarak “Hürriyet Apartmanı” (1944) ve “Yayla Kartalı” (1945) filmlerinde küçük rollerde oynar. Yapımcı Necip Erses’in isteğiyle, “Köroğlu” filminde oynar; biraz daha iyi bir rolde. Atilla Revüsü’nde sahneye çıkıyor, dans ediyordur. “Damga” (1948) filmindeki ilk önemli oyunuyla ünlenir. 

Filmin bir hafta salonlarda kalmasını umarlarken, dört hafta gösterilir, kapılarda uzun kuyruklar oluşur. Arkasından “Vurun Kahpeye” (1949) filmi ile yıldızlaşır.Sezer Sezin yalnızca sinema filmlerinde oyuncu olarak da yer almaz sinemada. Oynadığı filmlerin öykü-senaryo seçiminden, yönetmen seçimine, oyuncuların belirlenmesine kadar bütün 
aşamalarında yer alır.

Türkiye Sinemasının En Başarılı Kadın Yönetmenleri

- Bilge Olgaç
- Nuran Şener
- Birsen Kaya
- Yeşim Ustaoğlu
- Işıl Özgentürk
- Filiz Alpgezmen
- Deniz Gamze Ergüven
- Pelin Esmer
- Biket İlhan
- Belma Baş
- Birsen Kaya
- Tomris Giritlioğlu
- Cahide Sonku


İlk kadın yönetmen: Bilge Olgaç


Çoğunun senaryosunu kendisinin yazdığı 33 filmi bulunan Bilge Olgaç, Türkiye'nin hem ilk hem de en çok film çeken yönetmeni, pekçok ödülün sahibi. 2 Mart 1994'de henüz 54 yaşındayken Taksim'deki evinde çıkan yangın sonucu yaşamını kaybetti. O günlerde yeni bir filmi henüz bitirmişti.
Bilge Olgaç, Türkiye'nin hem ilk, hem de en çok film çeken kadın yönetmeni. 1940'da, Kırklareli, Vize'de doğdu. Orta öğrenimini yarıda bıraktı. Sinemaya 1962'de yönetmen Memduh Ün'ün asistanı olarak başladı. Başka yönetmenlerin yanında da asistan olarak çalıştı. İlk filmini 1965'de çekti. Üçünüzü de Mıhlarım isimli filmin başrolünü Yılmaz Güney üstlenmişti.
Sinema tarihimize ilk kadın yönetmen olarak geçen Bilge Olgaç, önce erkek gibi davranmayı seçmiş. O günlerde yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Genç bir kadındım. Üstelik bu işi kadın olarak ilk kez yapan insandım. İlk önce bir kadın ne yapabilir diye bakıyorlardı. Kuşkulu bir bakıştı. Ben de çok sert, bağırıp çağıran bir rolü benimsedim. Fakat sonradan bu rolden vazgeçtim. Çünkü insanlar artık bana inanıyorlar ve güveniyorlardı."


Türkiye Sinemasında kadını Temel Alan 9 Güzel Film


- Asiye Nasıl Kurtulur
- Bataklı Damın Kızı Aysel
- Aah Belinda!
-  Gelin
- Teyzem
- Sultan
- Eğreti Gelin
- Fahriye Abla
- Geriye Kalan


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder