İran Sineması Hakkında Bilinmesi Gereken Herşey
Yazıya eklemeler yapmak, görüş bildirmek isteyenler eyupkaanyoksu@gmail.com adresine mail atabilir veya https://www.instagram.com/eyupkaanyoksu sosyal medya hesabı üzerinden mesaj atabilirler.
Kendine has bir üsluba sahip İran Sinemasının Dünya üzerinde kendine izleyici kitlesi oluşturmuştur. 1900 'lü yıllarda sinema ile tanışmış olan İran o günden bugüne kadar sürekli gelişim göstermiştir. İlk sinema salonunu 1904 yılında açan Antikacı Mirza Ebrahim Khan Sahafbashi, İran'da kendi başına bir sanat devrimi başlatmıştır. 1933 yılında İran'ın ilk ulusal filmi kabul edilen ''Lor Kızı'' sinema filmi çekildi. Filmin yönetmeni de İranlı müslüman bir yönetmen olan Abdülhüseyin Sepante'dir. Film de ilk defa İranlı oyuncular da yer alma imkanı bulmuşturlar. Buna rağmen ülkede ilk uzun metrajlı sinema filmi Ermeni asıllı olan yönetmen Ovans Oyanyas tarafından çekilen '' Abi ve Rabi'' olmuştur.
1970'li yılların başından sonra sansür ve baskıya rağmen İran Sinemasının yıldızı parlamaya başlamıştır. Bu dönemlerde Abbas Kiyarüstemi, Daryuş Mihrcuyi ve Cafer Pehani yönetmenlerin öncülük etmesiyle yepyeni bir sinema anlayışı gelişmiştir. Zamanla İran Sineması'nın ünü tüm dünyaya yayılmaya başladı. Hatta dünya çapında tanınan yönetmenler ve sinema filmleriyle birlikte sanatsal devrim gerçekleştirdiler.
Yönetmen Behman Fermanara, İran sinemasının sansüre ve baskıya rağmen hür olmasını şöyle özetliyor: '' Sansür kurulundakiler ancak anlayabildikleri şeyleri sansürleyebilmektedir. Oysa bizim filmlerimizde metoforlar öyle güçlüdür ki, söylemek istediğimizi özetler. Bu incelikten yoksun birinin bunu anlayıp sansürlemesi çok zordur.''
İzlediğiniz zaman asla pişman etmeyecek tavsiye filmler listemiz:
- A Separation Asgar Ferhadi- About Elly - Asgar Ferhadi
- The Mirror - Cafer Penahi
- A girl Walk Home Alone at Nihgt Fireworks Wednesday - Ana Lily Amirpour
- Baran - Majid Majidi
- Close-Up - Abbas Kiyarüstemi
- Children Of Heaven - Mecid Mecidi
- A Time For Drunken Horse - Bahman Ghobadi
- Ghaisar - Mesud Kimyai
- Heiran - Shalizeh Arefpour
- Half Moon - Bahman Ghobadi
- Le Passe - Asgar Ferhadi
- Marmoulak - Kamal Tabrizi
- The Cow - Daryuş Mihrcuyi
- Taste Of Cherry - Abbas Kiyarüstemi
- Turtles Can Fly - Bahman Ghobadi
- Persepolis - Marjane Satrapi / Vincent Paronnaud
- The Past - Mecid Mecidi
- The Salesman - Asgar Ferhadi
- Peder - Mecid Mecidi
- The Stonin of Soraya - Cyrus Nowrasteh
- The Blackboard - Samira Mahmelbaf
- Tales - Rahşan Beni İtimad
- The Color of Paradise - Mecid Mecidi
İran Sinemasında '' Yeni Dalga ''
İran sinemasında sanatsal devrim hiç kuşkusuz Daryuş Mehrcui'nin ''Gav'' İnek 1969 filmi ile gerçekleşmiştir diyebiliriz. Böylece İran sinemasında yepyeni bir sayfa açılmıştır. Bu sinema filminde bir adam ile inek arasında geçen absürd ilişki anlatılmaktadır. Ayrıca bu sinema filmi Venedik film festivalinde ödülde almıştır. Film İran rejimi tarafından sansürlenir ve ardından filmin gösterimi yasaklanır.İran ''Yeni Dalga'' akımını yaratan yönetmenler baskıcı rejimden etkilenmemek için farklı metaforları filmlerinde kullanmaya başladılar. Kullandıkları metaforlar ile yasakları işlevsiz hale getirmeyi başarabildiler. Zaman zaman sansüre uğradılarsa da bu süreç günümüze kadar gelmiştir. İran sineması bu baskı ve sansürü bir avantaja çevirmiştir diyebilirim. Ayrıca sanatsal açıdan da İran sineması çok üst düzeyde gelişmiştir.
İran sinemasının gelişmesine katkı sağlamış yönetmenler:
- Daryuş Mihrcuyi
- Bahman Ghobadi
- Asgar Ferhadi
- Abbas Kiyarüstemi
- Mecid Mecidi
- Cafer Penahi
- Mesud Kimyai
- Emir Naderi
İran Sinemasının Usta Yönetmenlerinden Ders Niteliğinde Sözler:
''İyi sinema inandırıcı olan, kötü sinema ise inandırıcılıktan uzak olandır. Ben sinemada her zaman gerçek hayatta görebildiğimiz, inandırıcı şeylerle ilgilendim. İnandırıcılığın bir filmi 35 mm ya da dijital kamerayla çekmeyle de bir alakası yok. Önemli olan seyircinin gördüklerini gerçek olarak kabul edip etmediğidir.'' Abbas Kiyarüstemi'' Filmlerimin senaryoları hiçbir zaman tamamen bitmiş halde olmaz. Hep bir genel bir akış ve kafamdaki bir karakterden yola çıkarım ve bu karakteri kafamdaki gerçekliğe tamamen oturtana kadar da hiç notlama yapmam. Karakterlerimi bulduğumda onlarla zaman geçirip, onları daha yakından tanımaya çalışırım. Onları oluştururken de kendi hayatımdan insanlardan yola çıkarım. Bu uzun bir süreçtir, altı ayı filan bulabilir. Çalıştıkça, ilerledikçe notlamalar yaparım ama hiçbir zaman tamamen bitmiş diyalogları koltuğumun altına alıp sete girmem.'' Abbas Kiyarüstemi
''Eğer yalnızca görsel olana odaklanırsanız, kübün tek yüzünü görürsünüz. Kimi zaman çekimlerimizi çok fazla vurguluyoruz, sanki dünyaya “Kapatın çenenizi, fotoğraf çok önemli!” diyoruz. Ama eğer sana ve bana burada konuşurken bakacak olursan, etrafımızdaki sesleri duyacaksın. Bu gerçekliğin önemli bir parçası.'' Abbas Kiyarüstemi
''Ben, filmi makaslanıp da sonra bunun mağdur edebiyatını yaparak ünlenen yönetmenlerden değilim. Bu tarz hesaplarla film yapanlar mı otorite, yoksa iktidarın kendi mi otorite, bunlar konuşulmalı. Otoriteye karşı bir film yapacaksın ve yine de kabul görecek, bu durumda onlar mı otorite, yoksa siz misiniz, bunu bilmek lazım… Sansür de olsa insanlara ulaşmak için öyle bir yöntem bulmalısınız ki, filmleriniz kutularda kalmasın, seyirciye ulaşsın…'' Abbas Kiyarüstemi
''İran filmlerinde kadın karakterler geleneksel olarak iki kategoride canlandırılır: anneler ya da metresler olarak. Ben bu kategorilerin her ikisini de karakter olarak kullanmak istemiyorum. Bunlar insani boyuttan yoksunlar. Pek çok Batılı film de aynı hatalardan mustarip. Kadınlara kozmetik karakterleri muamelesi yapılıyor, yalnızca gişe satışlarını arttırmak için…'' Abbas Kiyarüstemi
''Profesyonel ya da amatör oyuncularla çalışırken, onları yönetmeyi bırakıp, onların sizi yönetmesine izin verirseniz, ortaya çıkan sonuç daha tatmin edici olacaktır.'' Abbas Kiyarüstemi
''Cannes Film Festivali’nin başkanı Gilles Jacob bana “Hiçbir zaman filmi çekerken çok eğlendik” deme derdi. “İzleyici eğlendiğini değil mücadele ettiğini ve acı çektiğini duymak ister. Kimse çekilirken uğraşıp didinmek yerine eğlenilmiş bir filme bilet almak istemez”. '' Abbas Kiyarüstemi
''Bana göre kimlik, yönetmektir. Benim İran pasaportum var. Ama bir yönetmen olarak bununla yetinmiyorum. Eğer kimlik ve sınırlar önemli olsaydı, bugün burada konuşamıyor olurduk…'' Abbas Kiyarüstemi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder